Marka ve Markalaşma Nedir? Ne Değildir?
12 Mart 2018, 09:59 AM
Marka, işletmenizin mal ve hizmetlerini; diğer işletmelerden ayıran isimlere verilen isimdir. Marka isimlerinin, oluşturulma anında herhangi bir kural yoktur. İstediğiniz ya da daha uygun olduğunu düşündüğünüz harfleri, rakamları ya da bunların kombinasyonlarını yan yana getirerek oluşturabilirsiniz.
Size, markayı sadece bir “isim” ya da “sembol” olarak düşünmenize sebep olacak bir tanım yaptığımızın farkındayız. İşin aslı, tanım olarak bu şekilde olmasının yanı sıra aslında sadece bundan ibaret değil.
Marka, sadece sizin değildir, öyle de olmayacaktır.
Marka, yaşadığınız coğrafyanın sınırlarıyla sınırlı değildir, öyle olmamalıdır.
Marka, kısa vadeli gelir ya da yatırım getirisi değildir; uzun vadede size kitleleri getiriyor olmalıdır.
Marka, herkesindir. Marka, kime hitap ediyorsa; kiminle konuşuyorsa; kime sesini duyurabildiyse ve kimi aksiyon alması için harekete geçirdiyse, onundur.
Bu yüzden, markalar; sadece iş planı değil; iş planının çok daha ötesindedir.
Markanızı Nasıl Pazarladığınız, Rakamlarla Nasıl Oynadığınızdan Daha Önemli
Markalaşma, bir süreçtir. Hatta öyle ki bazen düşündüğünüzden ya da “planladığınızdan” daha uzun bir süreçtir. Kalitenin ve güvenin, kitleler tarafından anlaşıldığı ve takdir görmeye başladığı anda; markalaşma yükselmeye başlar.
“Neydi o ya…Adını hatırlamaya çalışıyorum…Hatta geçen şurada görmüştük…” gibi cümleler, markalaşma süreçlerinde yer almaz. Kimse benimsediği bir markayı kolay kolay favori listesinden çıkarmaz; marka bağlılığı bu noktada, yükselmeye başladığı seviyeyi stabil bir yükselme aralığına çevirir.
Bazı markalaşma örneklerinde durum, bundan biraz daha farklıydı. Ama bu farklılık uzun-uzun-uzun zaman önceydi. O zamanlar markalaşma, daha basit adımları olan bir süreçti. Hemen hemen herkesin bildiği o büyük markalar -IBM, Coca-Cola ya da BMW gibi- çok büyük şirketler tarafından yönetiliyordu. Teknoloji şimdiki gibi değil; kullanıcılar bugünkü kadar bilgili ve bilgi erişimine açık değildi. Dolayısıyla iş planları, nakit akışı düzenleme, gelir-gider hesaplama, kârlar… Bu faktörler iş planının ilk aşamalarına dahil (marka planı olmaksızın) ve diğer kanallar -pazarlama gibi- daha geleneksel basım evlerinden iletiliyor ve aynı zamanda, radyo ve televizyon, en büyük iki pazarlama kanalıydı.
Bahsedilen pazarlama (reklam) kanalları hâlâ büyük bir kitleye hitap etse de; artık bir o kadar daha büyük bir kitle var ki sadece televizyon ya da radyoda duyduklarıyla yetinmiyor.
Harekete geçiyor!
Mesela “Asya Mutfağı”nıza gelmeden, danışmanlığınızı almadan, sattığınız bisikleti satın almadan ya da şirketinize yatırım yapmadan önce Google’da aratıyor. Araştırma yapıyor, yorumları okuyor, puanlarınıza bakıyor.
Markanızı ne kadar önemser ve ona ne kadar yatırım yaparsanız, ister online ister offline olsun; böyle interaktif bir çağda sonuçlarını -iyi ya da kötü- almamanız mümkün değil. Bu yüzden marka iletişiminiz, hedef kitlenizde bağlılık yaratmalı, tutarlı olmalı ve kitlenin ihtiyaçlarına cevap niteliğinde, beklentileri ile uyumlu olmalı.
Markanıza inanarak ve bu yönde hareket ederek neden siz de markalaşma hikayeleri arasında isminizden söz ettirmeyesiniz?
“Nasıl Marka Olunur?”dan Önce “Markalaşma Nasıl Olur?” Sorusunun Cevabına Odaklanın
Çünkü asıl bu sorunun cevabı markanızın kitleler tarafından kabullenilmesini ve ona güvenilmesini sağlayacak. Evet, ürününüze isim vererek bir marka olabilirsiniz. Ürünün adını vererek markanızı yaratabilirsiniz. Peki ama markalaşma? O süreci, bir isimle halledememe olasılığınız, suyun yanarak buz olmasını görmenizle aynı olasılığa sahip.
Markalaşma, iyi bir marka planı hazırlamakla başlar. Pazarlama, satış ve ürün geliştirme gibi fonksiyonların bir araya getirilmesiyle, her fonksiyonun başarılı olması için neler yapılması gerekiyorsa; bu gerekliliklerin detaylandırılmasıyla, operasyon ve finansmanın hangi noktada destekleyici olduğunun belirlenmesiyle başlar.
Markalaşma sürecinin en başında önceden karar verilmiş ve bu sürecin devamında/sonunda asla değişmeyecek bir vizyonunuz olsun. Vizyonunuz, markanızın temsilci, pazarlayıcısı ve iş bitirici faktörü olacak.
Daha sonra hedeflerinizi belirleyin. Markanız ile neyi başarmak istiyorsunuz? Kendinize hedef haritası belirleyin ve başarmak istediğiniz noktaya kadar tüm adımlarınızı stratejik olarak belirleyin.
Hedef kitlenizi belirleyin. Yanlış stratejileri izleyen bir startup olmayın. Hedef kitleniz, markanızın pazarlamasının konuk oyuncusu değil, başrol oyuncusu olacağından; onu yanlış bir film senaryosuna dahil etmek akıllıca olmayacaktır.
Mesajınız olsun. Ürününüz ya da hizmetiniz, markalaşmanın uzun ve ince yolunda seslendiği, dokunduğu her kitleye bir mesaj bıraksın.
Mesajlarınız aksiyona geçirici nitelikte olsun. Aslında bu madde, hedef kitleyi iyi analiz etmenin önemini tekrar vurgulayan nitelikte. Hedef kitlesini tanıyan marka, o kitleyi harekete geçirecek mesajı ve mesajı iletme yolunu mutlaka biliyor olmalı.
Son olarak… Duygular.
Unutmayın, müşterilerinizin aklına yatmasını istediğiniz her bir fikir, duygularını da harekete geçirmeli. Bu yüzden kullandığınız pazarlama dilini, hem akla hem de kalbe konuşacak şekilde ayarlamanız oldukça önemli.