Arama sonuçlarınız
İnsan İlişkilerim Kuvvetli, Öyleyse Varım! - Blog

İnsan İlişkilerim Kuvvetli, Öyleyse Varım!

İşte Başarılı Olmak İçin Gerekli Bireysel İletişim Becerileri

Özgeçmişiniz oldukça etkileyici. İş tecrübenize diyecek yok. Mezun olduğunuz okullar dil uçuklatıyor. Terfiyi siz almayacaksınız da kim alacak? Kariyer sitesindeki ilanda anlatılan pozisyon için tam da biçilmiş kaftansınız. İşte orada durun! Özgeçmişiniz sizin için ne derse desin, “duruşunuz” bu kararlarda daha önemli bir rol oynuyor.

İşe alınma, terfi kararları artık “kişilik”, “empati” ve “”uyum” özellikleriniz dikkate alınarak veriliyor. Kısaca “insani özellikleriniz” de diyebiliriz. Hangi üst yönetici, kendi ekibiyle ya da diğer çalışanlarla doğru iletişim kuramayan bir kişiyi tercih eder ki?

Şöyle bir iş ilanlarını tarayın, neredeyse 10 ilandan 9’unda aranan kriterler arasında “insan ilişkilerinde başarılı” ibaresi yer alıyor. Sahi bu kadar önemli mi insan ilişkilerinde başarılı olmak? Örneğin bir muhasebe elemanı gibi işi daha çok sayılarla olan fakat şirket içinde ya da dışında çok fazla insan ilişkisi kurmayı gerektirmeyen birisi için çok da gerekli bir meziyet mi?

mağazacılık ve satış gazete iş ilanı

Artık işte başarılı olmak sadece bilgi ve tecrübeden geçmiyor. Duygusal zekanız, yani insan ilişkileriniz, ofisin çaycısından şirketin genel müdürüne kadar birebir ilişkilerinizdeki insani beceriniz çok önemli. Üstelik hangi işi yapıyor olursanız olun.

Takım çalışması yaparken de, müşterinizle, iş arkadaşınızla, astınızla üstünüzle konuşurken de iletişim becerileriniz kuvvetliyse, kendinizi hem doğru hem de etkili biçimde ifade edebilirsiniz. Diğerleri sizinle çalışmaya adeta can atar, çünkü sizi iyimser, sakin, öz güveni yüksek ve karizmatik olarak görmektedirler. Sadece ve sadece tatlı diliniz, neyi nasıl söyleyeceğinizi bildiğiniz için.

İnsan ilişkilerinde başarılı olmak, “yalakalık” demek değildir, aman bu ince çizgiye dikkat. ”İyi” iletişim için birilerini övmeniz, pohpohlamanız, olmayan meziyetleri varmış gibi yağlamanız ballamanız gerekmez. Bu aslında biraz gözünü açmak, iletişimde olduğu kişiyi iyi tanıyıp söylemek istediğini karşıdakini rencide etmeyecek şekilde ve tarzda söylemek demektir. Biraz empati, biraz sempati, biraz dobralık demektir. Aslında insan ilişkilerinde başarılı olmak demek:

  • Sözel iletişimin kuvvetli olması, yerinde ve duruma uygun şekilde söylememiz demektir.
  • Sözsüz iletişimimizin, yani jestlerimizin, mimiklerimizin, beden dilimizin de sözlerimize, niyetimize, iletişimimize doğru eşlik etmesi demektir.
  • Karşısındakini can kulağıyla dinlemek, söylediklerinin ardındakini de duymak demektir.
  • İyi bir pazarlıkçı olmak demektir. Hep karşındakinin dediğini onaylamak değil, iki tarafın da faydasına olacak ve üzerinde uzlaşılan bir sonucu ortaya koyabilmektir.
  • Çalışırken problemi iyi tespit edebilmek, tanımlayabilmek ve çözüm odaklı olabilmek demektir.
  • Tüm eldeki verileri tartıp biçip, analiz edip, sağlam bir karar verebilmek ve bu doğrultuda ilerleyebilmek demektir.
  • Değerlerinin, fikirlerinin, inançlarının, kararlarının arkasında durmak, isteklerini doğru ifade etmek ve kararlı olmak demektir.

diğer düşüncelere saygı gösterin

Bazı insanlarda tüm bu saydıklarımız doğuştan vardır, bazıları ise çocukluktan öğrenir, geliştirir ve güzelce uygulayabilir. Peki ya iş hayatına atıldıktan sonra bir şeylerin eksikliğini fark ettiyseniz. Gelin neler yapabilirsiniz bakalım:

  1. Dürüst olun: Her şeyin başında geliyor. Her ne şart olursa olsun dürüst olduğunuzu bilen bir müdür öfkelense de sakinleştiğinde dürüstlüğünüzün değerini her zaman bilecektir. Günün sonunda paçanızı kurtarmak için yalanın arkasına saklanmayacağınızı bilmek kimi olsa rahatlatır.
  2. Dinlemeyi Öğrenin: Duymayı demiyorum. Dinlemeyi. Çok klasik bir deyiş vardır, “Allah 1 ağız, 2 kulak vermiş. İki dinle, bir konuş” diye. Çok doğru, konuşmadan önce müşterinizin, patronunuzun, iş arkadaşınızın, çay ocağındaki görevlinin, çalışanınızın ne dediğini iyice dinleyin. Hatta dinlemekle kalmayın, vücut diline, ses tonuna, ifadesine de dikkat kesilin.
  3. Kullanacağınız kelimeleri iyi seçin: Kelimeler en kuvvetli silahtır. Tek kelimeyle ağlatabilir, tek kelimeyle güldürebilir, tek kelimeyle tavrınızı koyabilirsiniz. Seçeceğiniz kelimelerin, yapıcı, iletişimin önünü tıkamayan, ifade etmek istediğiniz şeyi açıkça ifade eden kelimeler olmasına özen gösterin. Örneğin bir çalışanınızın hazırladığı rapor hiç de istediğiniz gibi olmadıysa: “Çok kötü. Git baştan yap” da diyebilirsiniz “Bizi destekleyecek şu şu bilgileri de ekler, şu kısmı da bu şekilde revize edersek istediğimizi daha net anlatmış oluruz” da diyebilirsiniz. Her ikisinde de, büyük ihtimalle çalışanınız gidip raporu yapacaktır. Birinde lanet ederek, diğerinde daha iyiyi yapma arzusuyla! Unutmayın, patronluk devri çoktan geride kaldı; artık herkesle iyi iletişim kuranlar kazanıyor.
  4. Önce bir rahatlayın: Stres altındayken ya da kızgınken daha hızlı, düşünmeden ve asıl söylemek istediğimizden saparak konuşabiliriz. Sinirimiz hareketlerimize, yüzümüze, sesimize yansır. Halbuki şöyle bir derin nefes alıp, youtubedan bir iki kedi videosu seyredip ya da sizi ne rahatlatıyorsa onu yapıp sinirimiz dağıldıktan sonra iletişimi denersek daha sağlıklı olacaktır. Tabi bazen böyle bir ”mola” fırsatımız olamayabilir. O zaman da şöyle bir derin nefes alıp, içimizden kendimize “sakin ol, kendini doğru ifade et” telkinleri vermemiz faydalı olabilir.
  5. Açık ve net olun, anlamadığınızı sorun: Karşınızdakinin sizi doğru anladığından emin olacağınız sorular sorun. Siz anlamadıysanız da, sormaktan, detay istemekten çekinmeyin.
  6. Olumlu ve yapıcı olun: Suratınız sirke satmasın, gülümseyin. Eksikler bile olsa, öncelikle doğru giden şeylere odaklanın, eksikleri “ah vah” ederek değil, çözüm önerileri sunarak söyleyin. Hiçbir müdür mızmızlanan biriyle çalışmak istemez.
  7. Sorunun değil, çözümün bir parçası olun: İş hayatı aslında bir dizi sorun değil midir? Gün içinde küçüklü büyüklü sorunları çözmek zorunda kalmıyor muyuz? O halde sorunları önceden tahmin etmeye çalışın, çıkmadan önünde set gibi duruverin. Engelleyemediğiniz sorunların çözümü yine siz de olsun. Emin olun terfi vakti geldiğinde sorunun değil çözümün parçası olanlar kazanıyor.
  8. Hatalarınızdan Ders Alın: Herkes hata yapar. Önemli olan hatanızı telafi edebilmek ve tekrar etmemektir.
  9. At gözlüklerinizi çıkarıp atın: Diğer fikirlere, görüşlere açık olun. Sizi aynı sonuca götürecek birden fazla yol olabilir, farklı önerilere de kulak verin. Unutmayın, herkes aynı şekilde düşünürse, yerinizde sayarsınız. Farklı düşünceler, farklı fikirler sizi gelişmeye götürür.
  10. Empati kurmayı ihmal etmeyin: Biraz önceki “patron-çömez çalışan” örneğine dönersek, eğer patronsanız, çalışanınız bir şeyleri doğru yapmadıysa, onunla empati kurmayı bilin. Ne yani? Siz her şeyi mükemmel yaparak mı başladınız iş hayatınıza? Biraz onun tarafından bakmaya çalışın, sürekli azarlayan bir patronunuz olsa siz de korkudan bir şeyleri eksik yapmaz mıydınız?
  11. Mizah her şeyin ilacı: “Terfiye giden yol mizahtan geçer”  yazımızı henüz okumadıysanız lütfen tıklayın. Yapılan bir araştırma, yöneticilerin %91’inin kariyer gelişimi için mizah anlayışının önemli olduğuna inandığını göstermiş. Başka bir araştırma ise liderlerde en çok aranan 2 özelliğin iş etiği ve mizah anlayışı olduğunu ortaya koymuş. Bizden hatırlatması…
  12. Vücut dilinizi iyi kullanın: Konuştuğumuzda sözlerimizin bizi dinleyenler üzerinde sadece %7 etkili olduğunu söylemek yeterli olur mu? Kalan %93? Yüz ifademiz, elimiz, kolumuz, kaşımız, gözümüz… Kısacası vücudumuz bizim için konuşurken vücut dilini doğru kullanmamak olur mu?
  13. Pazarlığı Öğrenin: İster şirket adına ister kendiniz adına… Pazarlık etmek her daim iyi bir meziyet. Buna pazarlık deyin, ikna kabiliyeti deyin… İş hayatının olmazsa olmazı olduğu kesin. Pazarlığa açık bir konu bile değil.

İşimiz ne olursa olsun, aslında hepimizin asıl işi İNSAN! Bunun için de önce İNSAN olmak yetiyor aslında. Gerisi kendiliğinden geliyor.

(Visited 140 times, 1 visits today)

Listeleri Karşılaştır